Herkesin karşısına çıkar bu yol ayrımı. Kariyer yolculuğuna bir yerden başladıktan sonra, kazanılan tecrübeler ile birlikte yeni yollar belirir önünüzde. Mezun olup iş başvuruları yaparken ya da mevcut işinizi değiştirmek istediğinizde akıl veren çok olur. Kimileri “sakın kurumsal olmayan bir yerde çalışma” der, kimileri de “köklü bir aile şirketi bulmalısın” önerisinde bulunur. Kurumsal firmalar “büyük bir aile” gibi davranmaya çalışırken, patron firmaları da “kurumsallaşmanın” peşindedir. Kavramlar, anlamlar karmaşıklaşır, aklınızda üniversite yılları canlanır, “keşke yine öğrenci olsaydım” hayaliyle ufuklara dalmış bulursunuz kendinizi. Bugün firmalar bile kırılgan global ekonomide yeni adım atarken kırk kez düşünür, sizin de düşünmeniz, tedirgin olmanız normal ama gerçekçi bir değerlendirme ve kendinize güvenerek atacağınız adımlarla bunların üstesinden gelebilirsiniz.
En başta belirteyim; bu karşılaştırmanın bir kazananı yok. İyi ya da kötü olarak da değerlendirmeyeceğiz. Her insan farklı olduğu için, böyle bir karşılaştırmanın kazananı da kişiden kişiye değişecektir. Ancak avantaj ve dezavantajlarını, seçim yaparken nelere dikkat edebileceğimizi değerlendirebiliriz.
Değerlendirmenin başında verebileceğim en doğru tavsiye önyargılarınızı bir kenara bırakarak önce tercihlerinizi gözden geçirmenizdir. Yeni mezunların “kurumsal şirket” ısrarını, gelenekselcilerin de “aile, patron şirketi” tercihini kendinize göre değerlendirmeden kabul ederseniz mutsuz olabilirsiniz.
Kurumsal şirketimizi, yabancı ortaklı, ülkemizde veya dünyada şubeleşmiş, 500’ ün üzerinde çalışana sahip olan köklü bir firma olarak düşünelim. Patron şirketimizin de; köklü bir aile şirketi olduğunu, şube sayısı az olduğunu, firma sahibinin hergün işe geldiğini ve işleri takip ettiğini varsayalım.
Kariyer Planının Önemi
Kariyer planının her adımında olduğu gibi, karşınıza çıkan seçenekleri de değerlendirirken öncelikle kişiliğinizi tahlil etmeli, kazanımlarınız için nelerden fedakarlık yapabileceğinizi önceden düşünmelisiniz.
Patron firmalarında, başarınızın değerlendirilmesinde şirket sahibinin subjektif görüşleri ön plana çıkar. Bu durumu avantaj haline getirme şansınız, ikili ilişkilerinizin ne kadar başarılı olduğu ile doğru orantılıdır. Yani şirket sahibi ile ikili ilişkiniz ne kadar kuvvetli ise, kariyerinizde ilerlemeniz de buna bağlı olarak kolaylaşacaktır. Şirketi kendi şirketiniz gibi görmeniz, zaman zaman şirket çıkarları için kendi çıkarlarınızdan vazgeçmeniz, esnek şirket kurallarına karşı sabırlı olmanız şirket sahibi tarafından takdirle karşılanacak ve size avantaj sağlayacaktır. Home ofis ya da esnek çalışma saatleri gibi uygulamalar patron firmalarında çok sıcak karşılanmaz, fazla mesai genellikle çok(!) çalıştığınızı gösterir, posizyonunuzdan beklenenler iş tanımızının dışına çıkabilir, bilgi sahibi olduğunuz her işten sorumlu tutulabilirsiniz. İş güvenceniz yine subjektif görüşlere bağlıdır. İşten çıkarılmalar, kurumsal firmalara göre daha hızlı gerçekleşir.
“Şirketi kendi şirketiniz gibi görmeniz, zaman zaman şirket çıkarları için kendi çıkarlarınızdan vazgeçmeniz, esnek şirket kurallarına karşı sabırlı olmanız şirket sahibi tarafından takdirle karşılanacak ve size avantaj sağlayacaktır.”
Bunların karşılığında kazanımlar ise kurumsal firmalara göre daha fazladır. Kazançlarınız belirli kurallar ile sınırlandırılmaz. Şirkete sağyalacağınız fazladan her katkı sizin maddi kazanımlarınıza da avantaj sağlar. Örneğin kurumsal firmalarda şirket aracı kullanımı belirli kurallara bağlıyken, patron firmalarında şirket sahibinin insiyatifindedir. Gösterdiğiniz başarılara göre daha hızlı terfi alıp, imkanlarınızı arttırabilirsiniz. Özel nedenlerden dolayı paraya ihtiyaç duyduğunuzda şirket sahibi size destek olabilir. Kurumsal firmalarda üstün başarı gösterdiğinizde şirket kurallarının belirlediği limitler dahilinde ekstra kazanç elde edebilirsiniz. Patron firmalarında limit yoktur. 2015 yılında 27 milyon doları 114 çalışanına prim olarak dağıtan Yemek Sepeti firmasını buna örnek verebiliriz.
Kazananı olmayan karşılaşma
Özetlersek; patron firmalarında enerji ve odağınızı şirkete verirseniz, iletişiminizi de kuvvetlendirip şirketi sahiplenen bir bakış açısı ile çalışırsanız, elde ettiğiniz başarıların karşılığını daha hızlı alırsınız.
Kurumsal firmalarda başarınız, şirketin performans değerleme uygulamaları ile ölçülür. İşinizi başarıyla yaparsanız, esnek çalışma saatlerine ve home office imkanlara sahip olabilirsiniz. Mesai saatlerinize patron firmasındaki kadar dikkat edilmez. İşinizi nasıl yaptığınız ile ilgili birden çok kişinin değerlendirmesi dikkate alınır. İkili ilişkileriniz kuvvetli olmasa bile, hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizde başarınız takdir edilir. Şirketin yanında kendi gelişiminize de ağırlık verebilirsiniz. Yöneticileriniz, şirketin sunduğu eğitim olanaklarından yararlanmanız için sizi teşvik eder, kariyer planlamanızı düşünür, size profesyonel tavsiyeler verir ve gelişiminize destek olur. Şirket kuralları kısa sürede değişmez, bu kurallara uyduğunuz takdirde sorun yaşamazsınız. İş tanımınız nettir, görev tanımınızda olmayan işler için sorumlu tutulmazsınız. Fikirleriniz işin gelişmesine katkı sağlar, size geri bildirim şansı verip düşüncelerinizi almak için fırsat tanırlar. Yaşayacağınız bir anlaşmazlıkta şirket kuralları dahilinde değerlendirilirsiniz. İşten çıkarma süreçleri son çare olarak uygulanır. Ayrılma durumuna geldiğinizde sizi tekrar kazanmak için çözüm önerileri sunarlar. Çalışan bağlılığını artırmak için çabalarlar.
Kurumsal firmalarda ki kazanımlar ise her zaman limitler dahilinde gerçekleşir. Pozisyonunuzun şirket aracı kullanma hakkı yok ise işinizde gösterdiğiniz ekstra başarıyla bunu elde edemezsiniz. Yine önceden belirlenmiş prim ya da bonus haklarınızın üzerinde ekstra bir kazancınız olmaz, terfi etmeniz şirketin kuralları dahilinde olacaktır. Sadece göstereceğiniz başarı değil, zaman kriteri de etkili olacaktır, sürprizlerle fazla karşılaşılmaz.
“Business Research Lab’ın yaptığı bir araştırmaya göre, 500 ya da daha fazla kişinin çalıştığı şirketlerde çalışan memnuniyet oranı 100 kişilik şirketlerdeki çalışan memnuniyeti oranından daha düşük…”
Özetlersek; Kurumsal firmalarda riskiniz daha az kazancınız da buna bağlı olarak sürprizlere kapalıdır. Kurumsal firmalarda edineceğiniz tecrübeler diğer firmalara geçtiğinizde de size altyapı sağlar. Şirketi düşünmenin yanında kendinizi de düşünmeniz ve kendinize katkı yapmanız için fırsatlarınız olur. Sabır ve istikrar ile çalışıp verimlilik ve yenilikler ile işe katkı sağlarsanız şirketiniz de uzun vadede kariyer basamaklarını çıkmanıza yardımcı olacaktır.Temelde iki yapı arasındaki fark; risk/kazanç oranıdır. Patron firmalarında başarılarınız ve kariyer gelişiminiz daha riskliyken karşılığında elde edecekleriniz kurumsal firmalara göre daha fazla olacaktır. Kurumsal firmalarda da; kazançlarınız sınırlı ve sürprizlere kapalı olsa da kendinizi güvende hissederek çalışırsınız.
Bu yapıları iyi ya da kötü olarak birbirinden ayıramayız. İnsanlar, karakterlerine bağlı olarak farklı yapılarda başarılı olur. Patron şirketlerine biraz daha önyargılı bakılmasına karşılık bir örnek paylaşayım. Business Research Lab’ın yaptığı bir araştırmaya göre, 500 ya da daha fazla kişinin çalıştığı şirketlerde çalışan memnuniyet oranı 100 kişilik şirketlerdeki çalışan memnuniyeti oranından daha düşük çıkmış. Araştırmada, bu duruma büyük şirketlerde çalışanların kendilerini yönetime uzak hissetmesinin neden olduğunu belirtmişler.
Daha az hata yapmak ve zaman kaybını önlemek için karakterinizin neye uygun olduğunu, nelerden vazgeçip neler kazanmak istediğinizi iyi düşünmeniz gerekli. Bu şekilde vereceğiniz kararlar sizi başarıya götürecektir. Zaman zaman yanlış tercihler yaptığınızı düşünebilirsiniz, beklentilerinizin karşılanmadığını fark ettiğinizde buna üzülmek yerine, yeni bir tecrübe edindiğinizin farkında olmanız önemlidir. Her edindiğiniz tecrübe sonraki adımınızı daha sağlam atmanıza yardım edecektir.